(Bu notun öncesini okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 8)
Şeytan'ın Hz. İsa'ya Teklifi
Şia ravilerinin Hz. Ali'ye yapmadığı sözleri ve işleri atfetmelerinin sebebi, onun Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'dan radıyallâhu anhum daha faziletli olduğunu ispatlamak konusunda takıntılı olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Hz. Ali'nin kendisi dahi İslam ümmetinin en faziletlisinin Hz. Ebu Bekir radıyallâhu anh olduğunu dile getirmişti.
Bu uydurma menkîbelerden birisi, Neyin Yaratılışı hikâyesi. Bu menkıbede anlatıldığına göre, Peygamber Efendimiz aleyhi ekmelü't-tehâyâ bir gün Hz. Ali'ye kerremallâhu vecheh bir sır vermiş. Hz. Ali, sırrın büyüklüğüne tahammül edememiş ve bu sırrı gidip bir kuyuya anlatmış. Kuyu da sırrın büyüklüğüne dayanamayıp taşmış ve bir göle dönüşmüş. Bu gölde sazlar bitmiş ve o sazlardan ney müzik âleti yapılmış. Bu menkıbenin aslı Midas'ın Kulakları Efsanesi'dir. Tâbir-i diğerle, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa aleyhi ekmelü't-tehâya ve Hz. Ali radıyallâhu anh arasında böyle bir vakâ hiç yaşanmadı. Gerçekte ise ney, Sümerlerde ve Eski Mısırlılarda dâhi bilinen bir müzik âletiydi.
İşte Şia'nın Hz. Ali'ye atfettiği bir başka vakânın asıl sahibi ise Hz. İsa'dır alâ nebiyyinâ ve aleyhisselâm. Şii geleneklerinde anlatılan hikâye şöyledir:
"Bir keresinde Şeytan, Hz. Ali'ye dedi ki, 'Mâdem Rabbine bu kadar tevekkülle bağlısın, hadi bakalım şu köprüden atla da seni kurtarsın Allah'ın! Hz. Ali radıyallahu anh durdu ve Şeytan'a şöyle dedi: 'Ey İblis! Kul, Rabbini imtihan etmez' "
Hakikatte ise bu vakâ, Hz. İsa ve Şeytan arasında yaşandı. Bediüzzaman Hazretleri, hakikî vakâyı şöyle naklediyor:
"Edebü'd-Din ve'd-Dünyâ risâlesinde vardır ki, bir zaman Şeytan, Hazret-i İsâ'ya aleyhisselâm itirâz edip demiş ki, "Mâdem ecel ve herşey kader-i ilâhî iledir, sen kendini bu yüksek yerden at, bak nasıl öleceksin'. Hazret-i İsâ aleyhisselâm demiş ki, اِنَّ لِلّٰهِ اَنْ يَخْتَبِرَ عَبْدَهُ وَ لَيْسَ لِلْعَبْدِ اَنْ يَخْتَبِرَ رَبَّهُ Yâni, "Cenâb-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki, 'Sen böyle yapsan sana böyle yaparım, göreyim seni yapabilir misin?' diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakk'ı tecrübe etsin ve desin: Ben böyle işlesem sen böyle işler misin? diye tecrübevârî bir sûrette Cenâb-ı Hakk'ın rubûbiyetine karşı imtihan tarzı sû-i edebdir, ubûdiyete münâfidir."1
Bediüzzaman Hazretlerinin, Mesnevi-i Nûriye'de geçen, yukarıdaki alıntısında Hz. İsa ve Şeytan arasında yaşanan hakiki olayı öğreniyoruz. Kanonik Hıristiyanlık kaynaklarında ise vakâ tahrifata uğramış. Matta'da şöyle geçer:
"...İblis onu mukaddes şehre götürdü ve mâbedin kulesi üzerine koyup kendisine dedi: Eğer sen Allah'ın oğlu isen, kendini aşağı at, çünkü yazılmıştır: 'Meleklerine senin için emredecek' ve 'Ayağını bir taşa çarpmayasın diye elleri üzerinde seni taşıyacaklar' İsa ona dedi, 'Sen Rabbin Allah'ı denemeyeceksin' diye de yazılmıştır."2
Luka'da ise şu şekilde geçer:
"Onu Yeruşalim'e götürdü, mâbedin tepesine koyup ona dedi: Eğer sen Allah'ın oğlu isen, kendini buradan aşağı at, çünkü yazılmıştır, 'O, senin hakkında meleklerine, seni korusunlar diye emredecek' ve 'Ayağını bir taşa çarpmayasın diye elleri üzerinde seni taşıyacaklar' İsa ona cevap verip dedi, 'Sen Rabbin Allah'ı denemeyeceksin' denilmiştir"3
Dipnotlar
1) Bediüzzaman Said Nursî; Mesnevî-i Nûriye, Zühre, 13.
nota, s. 156
2) Matta, 4:6-7
3) Luka, 4:9-12
Bibliyografya
1) Bediüzzaman Said Nursî; Mesnevî-i Nûriye; Şahdamar
Yayınları; İstanbul: Ocak 2013; ISBN 978-975-9090-84-5
(Bu notun sonrasını okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 10)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder