1) fühlen: hissetmek
2) kommen: gelmek
3) biegen: bükmek, eğmek
4) denken: düşünmek
5) warten: beklemek
6) wetten: bahse girmek
7) stehen: ayakta durmak, ayakta beklemek
8) vermissen: özlemek
9) wissen: bilmek
10) hören: duymak
11) sehen: görmek
12) lassen: vazgeçmek
13) rennen: koşmak
14) hämmern: (tak tak) vurmak (kapı, çivi, vs.)
15) aufschließen: kilidini açmak, kilitli birşeyi açmak
16) stürmen: koşarak fırtına gibi yapmak (girmek, çıkmak, ...)
17) bleiben: kalmak
18) lauschen: kulak kesilmek
19) erwarten: ummak
20) herunterkommen: aşağı inmek
21) rufen: çağırmak, seslenmek
22) liegen: yatmak
23) fürchten: korkmak
24) reden: konuşmak
25) erklären: açıklamak
26) freuen: sevinmek
27) seufzen: iç geçirmek
28) sagen: söylemek
29) lachen: gülmek
30) klingen: (gibi) ses yapmak
31) gebären: doğurmak
32) leben: yaşamak
33) entstehen: gerçekleşmek, meydana gelmek
34) rauchen: sigara içmek, duman çıkarmak
35) ersticken: havasızlıktan boğulmak
3 Ekim 2017 Salı
2 Ekim 2017 Pazartesi
Çalıştığım Almanca İsimler (1-100)
1) das Bett (çoğul: die Betten): yatak
2) der Zeitunterschied (çoğul: die Zeitunterschiede): zaman farkı
3) die Angst (çoğul: die Ängste): korku, endişe
4) der Grund (çoğul: die Gründe): sebep, neden
5) der Wecker (çoğul: die Wecker): çalar saat
6) das Tagebuch (çoğul: die Tagebücher): günlük, hatıra defteri
7) der Satz (çoğul: die Sätze): cümle
8) die Sorge (çoğul: die Sorgen): endişe
9) der Flughafen (çoğul: die Flughäfen): havaalanı
10) die Vorahnung (çoğul: die Vorahnungen): önsezi
11) die Straße (çoğul: die Straßen): sokak, cadde
12) das Haus (çoğul: die Häuser): ev
13) die Veranda (çoğul: die Verandan): sundurma
14) das Gefühl (çoğul: die Gefühle): duygu, his
15) die Stufe (çoğul: die Stufen): basamak
16) die Tür (çoğul: die Türen): kapı
17) der Flur (çoğul: die Flure): koridor, antire
18) der Moment (çoğul: die Momente): an
19) die Treppe (çoğul: die Treppen): merdivenler, basamaklar
20) das Wohnzimmer (çoğul: die Wohnzimmer): oturma odası
21) der Knall (çoğul: die Knalle): pat sesi
22) der Koffer (çoğul: die Koffer): bavul
23) das Leben (çoğul: die Leben): hayat
24) die Lüge (çoğul: die Lügen): yalan
25) das Zimmer (çoğul: die Zimmer): oda
26) der Brandfleck (çoğul: die Brandflecke): yanık izi
27) das Dielenbrett (çoğul: die Dielenbretter): zemin döşemesi
28) die Zigarette (çoğul: die Zigaretten): sigara
7) der Satz (çoğul: die Sätze): cümle
8) die Sorge (çoğul: die Sorgen): endişe
9) der Flughafen (çoğul: die Flughäfen): havaalanı
10) die Vorahnung (çoğul: die Vorahnungen): önsezi
11) die Straße (çoğul: die Straßen): sokak, cadde
12) das Haus (çoğul: die Häuser): ev
13) die Veranda (çoğul: die Verandan): sundurma
14) das Gefühl (çoğul: die Gefühle): duygu, his
15) die Stufe (çoğul: die Stufen): basamak
16) die Tür (çoğul: die Türen): kapı
17) der Flur (çoğul: die Flure): koridor, antire
18) der Moment (çoğul: die Momente): an
19) die Treppe (çoğul: die Treppen): merdivenler, basamaklar
20) das Wohnzimmer (çoğul: die Wohnzimmer): oturma odası
21) der Knall (çoğul: die Knalle): pat sesi
22) der Koffer (çoğul: die Koffer): bavul
23) das Leben (çoğul: die Leben): hayat
24) die Lüge (çoğul: die Lügen): yalan
25) das Zimmer (çoğul: die Zimmer): oda
26) der Brandfleck (çoğul: die Brandflecke): yanık izi
27) das Dielenbrett (çoğul: die Dielenbretter): zemin döşemesi
28) die Zigarette (çoğul: die Zigaretten): sigara
Hz. İsa Notları - 15
(Bu notun öncesini okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 14)
Malaki, Hz. İsa'dan Başka Kimdi!
Yahudilerin geleneksel rivâyetler derlemesi Talmud'da, İsrailoğullarına
gelen peygamberlerin sonuncusunun Hagay, Zekeriya ve Malaki olduğu geçer. Peki
Malaki kimdi?
Yukarıda adı zikredilen Zekeriya Peygamber, Hazret-i Yahyâ'nın babası olan
Zekeriyâ 'alâ nebiyyinâ ve aleyhisselâm.
Yahudilerin "rabbi" olarak nitelendirdikleri
hahamların Yahudi hukuku ile ilgili öğretilerinden oluşan bir koleksiyon olan
Talmud'da târihin gölgede kalmış hakîkatlerine ışık tutacak ipuçları var.
Allâh-u Teâlâ, Ehl-i Kitap'ın dinî kaynakları ile ilgili Mâide sûresinin 48.
âyetinin başında şöyle buyuruyor:
"(Ey Rasûlüm!) Sana da, Kitap’tan kendinden önce indirilenleri (aslî halleri, halâ ihtiva ettikleri gerçekler ve İlâhî kaynakları itibariyle) tasdik edici ve onlar üzerinde gözetleyici, denetleyici ve onların gerçek niteliklerini ortaya koyucu, ayrıca gerçeğin ta kendisi olarak ve indirilişi esnasında kendisine hiçbir şüphe ve bâtıl karışmayacak şekilde (bu) Kitabı indirdik. O halde, mü’minler (ve müracaatlarını kabulle davalarına bakma yolunu seçtiğin Kitap Ehli’nden insanlar) arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve artık sana gerçeğin ta kendisi gelmiş olduğuna göre onların keyiflerine ve arzularına uyma. (Tarih sürecinde kendilerine ayrı rasûl gelen ve Kitap verilen) her bir ümmet için, günlük hayatlarında üzerinde yürüyecekleri ve saadete götüren apaçık bir yol (Şeriat) ve onun dayandığı değişmez temel esaslardan oluşan bir ana cadde (Minhac) tayin buyurduk. Eğer Allah dilemiş olsaydı, hepinizi (tarih boyu aynı Şeriat üzerinde) tek bir ümmet kılardı (ve aynı hayat şartlarında kalırdınız); fakat O (sizi, değişik ve gelişen şartlarda ilmî tekâmül kanununa tâbi tutarak,) her birinizi kendisine verdiği (Kitap’la) imtihan etmek için böyle ümmetlere ayırdı. Öyleyse (ey mü’minler), durmayın, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Neticede Allah’adır hepinizin dönüşü ve O, (nefsaniyete kapılarak) ihtilâf edegeldiğiniz bütün hususları size tek tek bildirecek ve bu hususlarda aranızdaki hükmünü verecektir." 1
Âyette, İslâm'ın kutsal kitabının, öteki kutsal kitaplar için bâzı
durumlarda doğrulayıcı bâzı durumlarda da denetleyici olduğunu
öğreniyoruz. Başlıca Eski Ahit (Tanah) ve Yeni Ahit, daha sonra Talmud ve daha
birçok Ehl-i Kitap kaynağının içinde hem doğrular ve hem de yanlışlar var,
Kur'ân-ı Kerîm, doğru bilgiler için doğrulayıcı görevi görürken, yanlış
bilgiler için denetleyici görevi görüyor.
İsrailoğullarının Son
Peygamberi
İsrailoğullarının son peygamberleri, Yahudilerin sözlü geleneği Talmud'un
Sota kitabında ifade edildiğine göre Haggay, Zekeriya ve Malaki idi. İslami
kaynaklara göre ise İsrailoğullarının son üç peygamberi Hz. Zekeriya, Hz. Yahya
ve Hz. İsa aleyhimüsselam idi.
Talmud'da şöyle rivayet edilir:
"Haggay, Zekeriya ve Malaki vefat ettiğinde, Ruhu'l-Kudüs İsrail'den ayrıldı (yâni İsrailoğullarına vahyin inmesi sona erdi)" 2
İslâm'a göre ise Hz. İsa aleyhisselâm İsrailoğullarının
son peygamberidir. Allâh-u Teâlâ, Kur'ân'da şöyle buyuruyor:
"Sonra, o rasûl ve peygamberlerin izleri ardınca daha başka rasûllerimizi gönderdik ve nihayet Meryem oğlu İsa’yı gönderip, kendisine İncil’i verdik ve O’na uyanların kalblerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı ise Biz onlara farz kılmadık, ama bizzat kendileri Allah’ın rızasını kazanma arzusuyla onu icat ettiler; ne var ki, ona gerektiği şekilde riayet de etmediler. İçlerinde hakkıyla iman etmiş olanlara elbette mükâfatlarını veririz. Fakat onların çoğu da yoldan çıkmış kimselerdir." 3
Yahudiliğin
Kaynaklarına Göre |
İslamiyetin
Kaynaklarına
Göre
|
|
İsrailoğullarının
Son Peygamberi
|
Malaki |
Meryem oğlu İsa |
İsrailoğullarının
Son Üç
Peygamberi
|
Haggay,
Zekeriya
bin Berahya,
Malaki
|
Zekeriya bin Berahya,
Yahya,
Meryem
oğlu İsa
|
Netice
Hz. İsa'yı ala nebiyyina ve aleyhisselam tarihten silmek isteyen Yahudiler,
bu amaçlarına ulaşmak için Roma İmparatorluğu zamanında bir İsa Miti ürettiler.
Bu efsaneye göre, Hz. İsa ala nebiyyina ve aleyhisselam, İmparator Ogüst
(Augustus) zamanında dünyâyâ gelmişti ve Pontius Pilatus denilen vâlinin
Yehuda'yı idare ettiği zamanda risalet görevini yerine getirmişti.
Dipnotlar
Hz. İsa Notları - 14
(Bu notun öncesini okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 13)
Galatyalılarda Verilen Gizli Haber
Pavlus'un Galatyalılar'da hatırlattığı bir bilgi:
"Demek istiyorum ki, vâris, her şeyin efendisi olduğu hâlde, çocukluğu boyunca köleden farkı yoktur; fakat babasının tâyin ettiği vakit gelinceye kadar o vasîlerin ve yöneticilerin koruması altındadır." 1
Galatyalılar mektubunu bütün hâlinde okuduğunuzda, bu cümlede geleceği haber verilen vârisin Hazret-i İsa bin Meryem 'alâ nebiyyina ve aleyhisselam olduğu fikri insanı etkisi altına alır. Halbuki, burada bahsedilen "her şeyin efendisi olan vâris" Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed'dir aleyhissalâtu vesselâm.
Yukarıda Pavlus'un bahsettiği "çocukluğunda köleden farkı olmayan kişi", Abdulmuttalib'dir. Onun isminin anlamı "Muttalib'in kölesi"dir. Peygamber Efendimizin dedesinin babası olan Muttalib, oğlunu Mekke'ye getirdiğinde herkes onu, Muttalib'in kölesi zannettiği için, halk dilindeki adı "Muttalib'in kölesi" anlamında Abdûlmuttalib olarak kaldı. Peygamber Efendimiz, Hakîkat-i Muhammediye nûrunun hakikî vârisiydi. Bu nur, babası Abdullah dünyâya gelmeden önce Abdulmuttalib'in alnındaydı. Dolayısıyla, emânetin vârisi de o sırada "çocukluğunda köleden farkı olmayan" kişiydi, tâ ki hakikî vâris olan kişi, Hazret-i Muhammed aleyhissalâtu vesselâm dünyayâ gelinceye kadar. Dolayısıyla, Pavlus'un bâzı sözlerinde, kandırmak istediği avam İseviler için aldatıcı anlamlar varken, Pavlus'un misyonu olan İseviliğin tahrif edilerek Hıristiyanlığa dönüştürülmesi görevi hakkında bilgisi olan bütün Yahudi ve kripto-Yahudi bilginleri aslında onun neden bahsettiğini anlayabileceklerdi. Allâh-u Teâlâ o Yahudi bilginlerinin neslinden gelen ve Peygamber Efendimizin muasırı olan Yahudi bilginleri hakkında şöyle buyuruyor:
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا
يَعْرِفُونَ أَبْنَاءهُمُ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ
4
"Kendilerine Kitap
verilenler, öz oğullarından nasıl şüphe etmeyip onları tanırlarsa, (Allah
Rasûlü’nü bütün peygamberlik alâmetleriyle) aynı kesinlikte tanırlar. Fakat
(buna rağmen, nefislerine ve nefsanîliklerine mağlûp olarak bu gerçeği gizleyen
ve böylece) kendilerini en büyük ziyana uğratanlardır ki, işte onlar iman
etmezler." 3
"...babasının tâyin ettiği vakit gelinceye kadar o vasîlerin ve yöneticilerin koruması altındadır." sözünden anlaşılan, Peygamber Efendimizin yetimliğidir. Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm dünyâya gelmeden yaklaşık altı ay önce babası Abdullah vefât etti. Altı yaşına geldiğinde de vâlidesi Âmine vefât etti. O günden sonra Nebîler Serveri risâlet göreviyle görevlendirilene kadar akrabâlarının ve onu seven insanların koruması altında hayâtını devâm ettirdi. Burada bahsedilen "...babasının tâyin ettiği vakit" ibâresindeki baba, Allah-u Teâla hakkında Ehl-i Kitap'ın muharref bir itikadından kaynaklanıyor. O'nun bütün mahlûkatın yaratıcısı oluşunu, itikadlarında, O'nun bütün mahlukatın babası olmakla eşanlamlı hâle getirmişler.
Yahudiler, Peygamber Efendimiz ile ilgili bilgileri, Peygamber Efendimizin Araplardan mı yoksa İsrailoğullarından mı zuhur edeceğinden emin olmak istedikleri için, O, Arap kavmi içinden zuhur edip risâlet görevini yapıncaya kadar sakladılar. Ancak, O zuhur ettikten sonra artık O'nun İsrailoğullarından olmadığından emin olunca düşmanlık bayrağını açtılar ve O'nunla ilgili ellerindeki bilgileri yok ettiler veyâ bir kısmını şifreli, kendilerinden başkasının kolayca anlayamayacağı hâle getirdiler, bir kısmını da gizlediler. Onunla ilgili ne kadar ayrıntılı bilgilere sahip olduklarını Pavlus'un bu sözünden yola çıkarak da anlayabiliriz. Çünkü yukarıda zikredilen, ellerindeki bilgilerin sadece bir kısmı. Bu bilgileri gizli hâle getirmelerinin sebebi en başta, İsrailoğullarından olan kendi tebaalarını kaybetmemek olsa gerek.
Dipnotlar
3) Ali Ünal meâli
(Bu notun sonrasını okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 15)
1 Ekim 2017 Pazar
Hz. İsa Notları - 13
(Bu notun öncesini okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 12)
Yahudi Padişahın Yardımcısı Pavlus
Mevlânâ Celâleddin Rumî Hazretleri, Taassup Yüzünden Hıristiyanları Öldüren Yahudi Padişahın Hikayesi'nde İsevileri katleden bir Yahudi padişahtan ve bu padişahın yardımcısından bahsediyor. Pavlus'un mektuplarında geçen iyi ve kötü öğütleri, doğru ve yanlış akideleri bir arada değerlendirdiğimizde, Mevlânâ Hazretlerinin bahsettiği fitneci vezirin yaptıklarına tarihte Pavlus'tan daha çok uyan bir kişi olmadığını görebilirsiniz. Burada hikayedeki "vezir" kelimesinden resmî anlamda bir vezîri değil, bir baş yardımcıyı anlamak gerektiğini düşünüyorum.
Pavlus’un Getirdikleri ve Savundukları
|
Kaynaklar
|
Örnek Metin
|
Açıklamalar
|
Hz. İsa
Mesih’e Allah’ın oğlu vasfı atfedilmesini destekliyor
|
Romalılar
1:3; 1:4; 1:9; 8:3
|
Romalılar
1:1-7: “İsa
Mesih’in kulu, resul olmağa davet olunup Allahın inciline tahsis edilmiş olan
Pavlus, peygamberleri vasıtası ile mukaddes kitaplarda evelce vadettiği o
incil, bedene göre Davud zürriyetinden doğmuş, kudsiyet ruhuna göre ölülerden
kıyam ile kudretle Allahın Oğlu ilân edilmiş olan kendi Oğlu Rabbimiz İsa
Mesih hakkındadır; aralarında İsa Mesihin davetlileri bulunduğunuz bütün
milletlerde, onun ismi için imana itaat olunmak üzre, kendi vasıtası ile
inayet ve risalet aldık. Romada bulunan mukaddes olmağa davet edilmiş Allahın
bütün sevgililerine, size Babamız Allah ve Rab İsa Mesihten inayet ve selâmet
olsun.”
|
Allâh-u
Teâlâ ise Kehf: 1-5’te şöyle buyurmaktadır: “Bütün hamd Allah’a mahsustur ki, kulu
(Muhammed)’e Kitabı indirdi ve onda hiçbir çarpıklık, tutarsızlık ve
çelişkiye yol vermedi. Her bakımdan dosdoğru bir kitap olarak indirdi; ta ki,
kâfir ve müşrikleri Kendi nezdinde onlar için hazırladığı çok çetin bir
azapla uyarsın ve imanlarının istikametinde sağlam, yerinde, doğru ve ıslaha
dönük işler yapan mü’minlere ise onlar için çok güzel bir mükâfat (Cennet)
olduğu müjdesini versin, hem de, orada ebedî kalmak üzere. Ve, “Allah çocuk
edindi!” diyenleri de uyarsın. (“Allah çocuk edindi” iddiasında bulunanların)
ne kendilerinin bu hususta dayandıkları kesin bir bilgi vardır, ne de aynı
iddiayı taşıyan babalarının ve atalarının. Ağızlarından çıkan o söz ne kadar
da korkunç! Onlar, başka değil, ancak yalan söylüyorlar.”
|
Kefâret
akîdesini icad ediyor
|
Romalılar
5:6-11,
1. Timoteyus 2:5-7 |
Romalılar,
5:6-11: “Çünkü
biz henüz zayıf iken, muayyen zamanında Mesih fasıklar için öldü. Zira bir
kimse salih için güç ölür, fakat iyi bir adam için belki biri ölmeğe bile
cesaret eder. Fakat Allah bize olan kendi sevgisini bununla ispat ediyor ki,
biz henüz günahkârlar iken, Mesih bizim için öldü. İmdi onun kanı ile şimdi
salih sayılmış olarak, onun vasıtası ile gazaptan daha ziyade kurtulacağız.
Zira eğer düşman iken, Oğlunun ölümü vasıtası ile Allah ile barıştıksa,
barışmış olarak onun hayatı ile daha ziyade kurtulacağız; ve yalnız bu değil,
fakat kendi vasıtası ile şimdi barışmaya nail olduğumuz Rabbimiz İsa Mesih
vasıtası ile Allah ile de övünürüz.”
|
Allâh-u
Teâlâ ise Zümer: 7’de şöyle buyurmaktadır: “Eğer O’nunla ilgili bütün bu gerçeklerin
üstünü örtüp küfre sapıyorsanız, bilin ki Allah, sizden mutlak manâda
bağımsızdır ve hiçbir şekilde size de, inanmanıza da ihtiyacı yoktur. Şu
kadar ki O, kulları için nankörlük ve küfürden razı olmaz; eğer şükredip iman
ederseniz, O sizin hakkınızda bundan razı olur. Ve hiç kimse, bir başkasının
günah yükünü çekmez ve başkasının günahıyla yargılanmaz. Neticede
Rabbinizedir hepinizin dönüşü ve O, (dünyada) neyi ve ne maksatla yapıyor
idiyseniz, bunların ne manâya gelip, ne netice verdiğini size bildirecek ve
her birinden sizi hesaba çekecektir. Hiç şüphesiz O, sînelerin özünü, onlarda
saklı tutulan bütün sırları hakkıyla bilendir.”
|
Erkeklerin
sünnet olma zorunluluğunu ilgâ ediyor
|
1.
Korintliler 7:17-20,
Romalılar 2:25-28; 3:30; 4:9-12 |
1.
Korintliler, 7: 17-20: “Ancak Rab herkese nasıl tevzi etti ise, Allah herkesi nasıl
çağırdı ise, öylece yürüsün. Ve bütün kiliselerde böylece tenbih ediyorum.
Bir adam sünnetli iken çağırıldı mı? Sünnetsiz olmasın. Bir adam
sünnetsizlikte mi çağırıldı? Sünnet olmasın. Sünnetlilik bir şey değildir, ve
sünnetsizlik bir sey değildir; fakat Allahın emirlerinin tutulması. Herkes
çağırıldığı halde kalsın.”
|
“Beş şey
fıtrattandır, avret yerlerini tıraş etmek, erkeklerin sünnet (hitan) olması,
bıyığın fazlasını tıraş etmek, koltuk altlarını tıraş etmek ve tırnakları
kesmek”
Rasûlullah
Efendimizin “fıtrattandır” demesinden, önceki bütün peygamberlerin de bu beş
şeyi emrettiğini anlayabiliriz. Zîrâ “fıtrat” kelimesi, bizi Hz.
Âdem’in şeriatına kadar götürmektedir. Bu durumda, Hz. Îsâ’nın
Pavlus’un iddia ettiği gibi ona görünüp, sünnet olmayı (hitanı) ilgâ ettiği
iddiası, Pavlus’un îcad ettiği bir yalandır.
|
İsevî dinî
hukukunu ilgâ ediyor ve her yiyeceği helâl sayıyor. Burada “her yiyecek”
tabirinden domuz, leş, akla gelebilecek her türlü hayvan etini ve kanını
anlayabilirsiniz. Koloseliler 2:20-23'te görüldüğü gibi, Pavlus,
Hristiyanlığı mutlak ibâhîliğe dönüştürmüştür. Her şeye cevaz vermektedir.
Bunun dayanağı da Çarmıh ve Kefâret Akîdesi olup, o da Pavlus'un îcâdıdır.
|
Romalılar
3:19-31; 4:13-17; 6. bâbın tamâmı; 7:4-25,
1. Timoteyus 4:1-5, Koloseliler 2:20-23 |
Koloseliler
2:20-23:
"Mesih ile birlikte ölüp dünyânın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, neden hâlâ dünyâya âitmiş gibi onun kurallarına uyasınız ki! Şunu tutma, şunu tatma, şuna dokunma! Kullanmakla tükenmeye mahkûm bu şeyler tamâmen insanların îcâd ettiği kurallardır. Böyle kurallarda görünüşte bir bilgelik, bir kendinden menkûl ibâdet duygusu, zorlama ile yapılan kendini alçaltma ve bedene çile çektirme özellikleri bulunsa da, bedenin şehevî tutkularını dizginlemede bunların hiçbir faydası yoktur." |
Pavlus'un
ibâhîliğie mukâbil Allâh-u Teâlâ Kehf 28'de şöyle buyurmaktadır:
"Sen
de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte
sabret. Dünya hayatının aldatıcı süsünü isteyerek gözlerini onlardan
kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi istek ve
tutkularına uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme."
|
Münâfıklığını
savunuyor
|
1.
Korintliler 9:19-23
|
1.
Korintliler, 9:19-23: “Çünkü herkesten azatken, daha çok adam
kazanayım diye, kendimi herkese köle ettim. Ve Yahudileri kazanayım diye
Yahudilere Yahudi gibi davrandım; kendim şeriat altında olmadığım halde,
şeriat altında olanları kazanayım diye şeriat altında olanlara şeriat altında
gibi davrandım; Allaha karşı şeriati olmıyanlardan değil, ancak Mesihin
şeriati altında olarak şeriati olmıyanları kazanayım diye, şeriati
olmıyanlara şeriati olmıyan gibi davrandım. Zayıfları kazanayım
diye zayıflara zayıf oldum; her suretle bazılarını kurtarayım diye herkese
her şey oldum. Ve hepsini incil için yapıyorum, ta ki onda hissedar olayım.”
|
|
Pavlus'un
kendi Hristiyanlığını yaydığı dönemde hakikî Îsevîler de hakikî İsevîliği
yaymaya çalışıyorlardı. Pavlus mektuplarında, onları sahte elçiler olarak
yansıtıyor. Onun mektuplarını okuduğunuzda Pavlus'un onlara düşmanlık
gösterdiğini görebilirsiniz. Pavlus'un yaydığı Hristiyanlık hakîkatte şirk
olduğuna göre, onun sahte elçiler dediği ve aleyhlerinde mücâdele ettiği
elçilerin de hakikî muvahhid İsevîliği yaymaya çalıştığı sonucuna
ulaşabiliriz.
|
Romalılar
3:8,
1. Timoteyus 1:3-7; 6:3-5; 6:20-21 |
1.
Timoteyus 1:3-7: “Ben Makedonya'ya giderken sana rica ettiğim gibi, Efes'te kal ve bazı
kişilerin farklı öğretiler yaymamalarını, efsanelerle ve sonu gelmeyen
soyağaçlarıyla uğraşmamalarını buyur. Bu şeyler, imana dayanan Tanrısal
düzene hizmet etmekten çok, tartışmalara neden olur. Bu buyruğun amacı, pak
yürekten, temiz vicdandan ve içten imandan doğan sevgiyi uyandırmaktır. Bazı
kişiler bunlardan sapmış ve boş konuşmalara dalmışlardır.”
1. Timoteyus 4:1-3’te okuduğunuzda Pavlus’un,
ruhbaniyeti iyi niyetle icad eden İsevileri nasıl tasvir ettiğini
görebilirsiniz. O şöyle diyor: “Ruh açıkça diyor ki, sonraki zamanlarda
bazıları imandan dönecek. Vicdanları âdeta kızgın bir demirle dağlanmış olan
yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine
kulak verecekler. Bu yalancılar evlenmeyi yasaklayacak, Tanrı'nın, iman eden
ve gerçeği bilenlerin şükranla yemesi için yarattığı yiyeceklerden çekinmek
gerektiğini buyuracaklar.”
|
Soyağaçları
konusunda insanları uyarmasının sebebi, soyağaçlarının, Hz. İsa’nın
aslında Pavlus’tan dört asır önce yaşadığını ortaya çıkarması olmalı. Herod
ve Pavlik Kiliselerin kurucuları bu soyağaçlarını yok ettiği
için, Hz. İsa’nın gerçek soyağacına en
yakın soyağacı rivayetleri bugün İslami kaynaklarda yer alıyor.
Pavlus,
sahte olduklarını savunduğu elçilerin ne mesajlar yaydıklarının ayrıntısına
girmiyor. Bunun altındaki saikin, bir gün Pavlus'un düşmanı olan elçilerin
yaydığı mesajın Pavlikler tarafından yok edileceğini ve yok etmek istediği
mesajları kendi mektuplarıyla gelecek nesillere taşımama niyeti olduğunu
tahmin edebiliriz. Başarıya ulaşmış bir saik.
Allah-u
Teâlâ, Hadid 27’de, ruhbâniyeti icad edenlerin
hakikî İsevîler olduğunu ve bunu iyi niyetle yaptıklarını ancak daha
sonrakilerin yoldan çıktığını ve ruhbâniyetin kurallarına uymadığını
bildirerek, Pavlus’un, ruhbaniyeti icad edenleri şeytan olarak göstermesini
zımnen reddediyor.
|
Garip
tavsiyeler
|
1.
Timoteyus 5:23
|
1.
Timoteyus, 5:23:“Artık sadece
su içmekten vazgeç; miden ve sık sık baş gösteren
rahatsızlıkların için biraz da şarap iç.”
|
(Bu notun sonrasını okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 14)
Hz. İsa Notları - 12
(Bu notun öncesini okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 11)
Hz. Zekeriya'nın Babası
Tanah'a göre M.Ö. 5. asırda peygamberlik yapan Hz. Zekeriyâ'nın babasının adı Berahya idi. 1 Ancak, Yahudi kaynaklarında, bu peygamber, Hz. Yahyâ'nın babası olan Hz. Zekeriyâ olarak geçmez. Yahudiler ve Hıristiyanlar, Hz. Yahyâ'nın babası olan Zekeriyâ'nın, Milattan önce birinci asırda yaşamış olduğunu kabûl ederler.
İslâm bilginleri de Hz. Yahyâ'nın babası olan Zekeriyâ'nın babasının adını Berahya olarak nakleder.2 Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi'nde, ilk önce Hz. Yahyâ'nın baba tarafından dedesinin adını Berahya (Berhiye)3 olarak zikrediyor.4 Ancak, Hz. Yahya'nın şeceresini verirken, baba tarafından dedesinin adı İddo (Edi)3 olarak naklediliyor.5 Yahudilerin aslî dînî kitabı Tanah, asırlar boyunca çok tahrifata uğradığı için İslâmî bir inceleme yaparken eski zamanlardaki Yahudilerden kalan hiçbir bilgiye güvenemeyiz. Dolayısıyla, Berahya oğlu Zekeriya ile İddo oğlu Zekeriya'nın6 aslında aynı kişi olduğunu, İslami kaynaklar göz önüne alındığında, Edi ve Berahya isimlerinden birisinin aynı zâtın ikinci adı olduğunu ihtimâl dâhilinde bulundurmalıyız.
Tanah'a göre, Hz. Zekeriya aleyhisselâm I. Dârâ'nın (I. Darius'un) zamânında (M.Ö. 522-486) nübüvvet görevine başlamıştı1 ve I. Artaserhas zamânında (M.Ö. 465-424) bile hayatta ve nübüvvet görevini yapmaya devâm ediyordu7. İslâm bilginlerinin rivâyetleri göz önüne alındığında, Hz. Zekeriyâ'nın bu kadar uzun zaman görev yapması mümkün. O, Hz. Yahyâ ile müjdelendiğinde, 92, 99 ya da 120 yaşında idi8. Bu durumda, Hz. Zekeriyâ'nın II. Dârâ (II. Darius) devrinde de peygamberlik görevine devâm etmiş olması mümkün görünüyor. Bu kronolojik yerleştirmeye göre de Hz. Yahyâ ve Hz. Îsâ aleyhimüsselâm, ehl-i tahkik İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin haber verdiği gibi, Eflâtun'un yetişkinliği zamânında dünyâdaydılar ve nübüvvet ve risâlet görevlerini yerine getirdikten sonra birisi şehit edildi, diğeri de göğe yükseltildi. (M.Ö. 400-350 civârı). Bununla birlikte, Tanah'taki Zekeriya kitabında geçen "Darius'un ikinci yılında" sözünün, gerçekleri gizlemek için "İkinci Darius'un hükümdarlığında" anlamında bir kelime oyunu olabileceğini de göz önünde bulundurmak gerekir. Mâide 13'te husûsiyetle elimizdeki muharref Kutsal Kitap'ın yazarları için zikredilmiş olan "Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar" cümlesini hatırda tutmamız gerekir.
İmâm-ı Rabbânî'nin doğru haber verdiğine Kuran-ı Kerim'de de apaçık bir
İslâmî delil var. Meryem sûresinde Allâh-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَل لَّهُ مِن قَبْلُ سَمِيًّا
"(Allah, şöyle dedi:) 'Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı
bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.' "9
Bu hakikat ışığında, târihteki gerçek Hz. Yahyâ'yı aleyhisselâm arayabiliriz. Hz. Yahyâ'dan önce yaşamış bir Yahyâ'nın var olduğuna dâir hiçbir târihî belgenin olmaması gerekir.
Hakikî Yohanan
Hz. Yahyâ'nın adı İbrânice Yohanan ( יוֹחָנָן ). Nehemya'da ve Elefantin Papirüsleri'nde zikredilen bir Yohanan'ın hayatı Hz. Zekeriya'nın hayatından sonraya denk geliyor ve Hz. Zekeriya'nın yaklaşık bir asır yaşadığı ve onun ömrünün sonlarında Hz. Yahya'nın dünyâya geldiği hatırlandığında, Tanah'taki Zekeriya kitabında bahsedilen Peygamber Zekeriya ile Başrahip Yohanan'ın, Meryem sûresinde zikredilen Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya olduğunu kabûl edebiliriz. Babil sürgününden sonra İkinci Tapınak Dönemi'nde, yaklaşık M.Ö. 400lerin sonu ile 300lerin başlarında Başrâhip Yohanan, İsrailoğullarına başrâhiplik yaptı.
Hayâlî Yohananlar
Tanah'ta, II. Artaserhas (Erces) zamânında yaşayan Yohanan'dan daha önce yaşadığı rivâyet edilen başka bir Yohanan daha var. Yeremya kitabında anılan, daha eski dönemde yaşamış bir Yohanan'ın babasının adı Karya (קָרֵחַ) olarak zikrediliyor.11 Ancak kronolojik olarak bu zât, Hz. Zekeriyâ'dan en az yarım asır önce yaşayıp vefat etmiş. Halbûki, Meryem 7'ye göre, Hz. Yahyâ'dan önce bir Yahyâ yaşamış olamaz.
أَفَغَيْرَ
اللّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنَزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ
مُفَصَّلاً وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ
مِّن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
"De ki: “Bu Kitâb'ı, içinde neyin hak ve doğru, neyin bâtıl ve yanlış olduğu apaçık ortaya konmuş bir hâlde indiren O iken, ben Allah’tan başka bir hüküm koyucu (ve hak ile bâtıl, doğru ile yanlış arasında) hüküm verici mi arayacakmışım?” Daha önce kendilerine Kitap verdiğimiz (Yahudi ve Hırıstiyan âlimleri de) bilirler ki o, Rabbin katından gerçeğin ta kendisi olarak fasıl fasıl indirilmektedir. Dolayısıyla, (yolunun doğruluğuna) olan şüpheden uzak inanç ve itimadında devam et."12
Bu durumda, şu netîceyle karşılaşıyoruz; Yahudilerin Tanah'ta Hz. Zekeriya'nın (İbranice זְכַרְיָה Zekarya) adı üzerinde tahrifat yapıp onu, Tanah'ın bâzı cümlelerinde Karya (קָרֵחַ) hâline getirmeleri hakîkati (bir telâffuz oyunu). Böylece Hz. Yahyâ ile Hz. Zekeriyâ Tanah'ta birbirinden kopuk hâle getiriliyorlar, Karya ile Zekarya aslında aynı kişi iken, Karya'yı, Hz. Zekeriya'dan yaklaşık bir asır önce yaşamış birisi ve o zamanki hayâli Yohanan'ın babası hâline getiriyorlar. Allâh-u Teâla, Âl-i İmran sûresinin 71. âyetinde, tahrifçiler hakkında şöyle buyuruyor:
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تَلْبِسُونَ الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُونَ الْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
"Ey Kitap ehli!
Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?"13
Yine Allâh-u Teâla, Yahudiler hakkında şöyle buyuruyor:
فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ لَعنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِ وَنَسُواْ حَظًّا مِّمَّا ذُكِّرُواْ بِهِ وَلاَ تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىَ خَآئِنَةٍ مِّنْهُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمُ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
"Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever."14
Hıristiyan dünyâsı, Yahudi bilginlerinin hakikati gizleme geleneğinin
kurbanı olarak Hz. Îsâ'nın Roma İmparatorluğu topraklarında Augustus ve
Tiberius zamânında yaşadığını zannediyor ve Hz. Îsâ'nın hiç yaşamadığını veyâ
silik bir figür olduğunu savunan inkârcılara karşı tarihsel kanıt
arıyor fakat bulamıyorlar.
Dipnotlar
2) Âsım Köksal, Peygamberler Târihi, "Zekeriyyâ ve
Yahyâ aleyhisselâmlar" Ayrıca bkz. Yâkubî, Tarih c.1, s.68
3) İbranice isimler, İslami bilginler
tarafından uyarlanırken biraz Arapça'nın ve Farsça'nın mecbur bırakmasıyla
değişikliğe uğramış. Bu yüzden, Edi'nin İddo ile aynı kişi, Berahya'nın da
Berhiye ile aynı kişi olduğunu düşünebiliriz. Ayrıca, Taberi'nin eserinde
Berhiye olarak zikredilen Hz. Zekeriya'nın babası, Yakubî'nin eserinde Berahya
olarak zikrediliyor. Dolayısıyla Berhiye ile Berahya aynı zât. Bu zât Hz.
Yahyâ'nın baba tarafından dedesi.
4) Taberi; Milletler
ve Hükümdarlar Tarihi, c. III; s. 848
5) Taberi; Milletler
ve Hükümdarlar Tarihi, c. III; s. 858
8) Âsım Köksal, Peygamberler
Târihi, "Zekeriyyâ ve Yahyâ aleyhisselâmlar" Ayrıca bkz. Sâlebî, Arâis s.375; İbn-i
Esîr, Kâmil c.1, s.300
9) Kur'ân-ı Kerîm, Meryem, 7
10) Tanah, Nehemya, 12:22-23
12) Kur'an-ı Kerim, Ali Ünal meâli, Enam: 114
13) Kur'an-ı Kerim, Âl-i İmran: 71
14) Kur'an-ı Kerim, Ali Bulaç meâli, Mâide: 13
Bibliyografya
♦
Taberi; Milletler
ve Hükümdarlar Tarihi, c. III; çev.
Zâkir Kadirî Ugan, Ahmet Temir; MEB Yayınları: 2207;
İstanbul:1991
(Bu notun devamını okumak için tıklayınız: Hz. İsa Notları - 13)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)